بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلْحَقُّ قَالُواْ هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِۦ كَٰفِرُونَ ٣٠

Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.

– İbni Kesir

وَقَالُواْ لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِّنَ ٱلْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ ٣١

Ve dediler ki: Bu Kur'an, o iki kasabanın birinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?

– İbni Kesir

أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَاۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَٰتٍ لِّيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضًا سُخْرِيًّاۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ ٣٢

Yoksa Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında Biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürebilmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık. Rabbının rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.

– İbni Kesir

وَلَوْلَآ أَن يَكُونَ ٱلنَّاسُ أُمَّةً وَٰحِدَةً لَّجَعَلْنَا لِمَن يَكْفُرُ بِٱلرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِّن فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ ٣٣

Şayet insanlar, tek bir ümmet haline gelmeyecek olsaydı; Rahman'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını ve üzerinde yükseldikleri merdivenleri gümüşten yapardık.

– İbni Kesir

وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَٰبًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِـُٔونَ ٣٤

Evlerinin kapılarını ve üzerlerine yaslanacakları kerevetleri de,

– İbni Kesir

وَزُخْرُفًاۚ وَإِن كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَٰعُ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَاۚ وَٱلْءَاخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ ٣٥

Altına boğardık. Bunların hepsi sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise; Rabbının katında müttakiler içindir.

– İbni Kesir

وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ ٱلرَّحْمَٰنِ نُقَيِّضْ لَهُۥ شَيْطَٰنًا فَهُوَ لَهُۥ قَرِينٌ ٣٦

Kim, Rahman'ın zikrinigörmezlikten gelirse; Biz, ona şeytanı musallat ederiz.

– İbni Kesir

وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ ٣٧

Şüphesiz ki onlar da bunları yoldan çıkarırlar. Bunlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.

– İbni Kesir

حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَنَا قَالَ يَٰلَيْتَ بَيْنِى وَبَيْنَكَ بُعْدَ ٱلْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ ٱلْقَرِينُ ٣٨

Nihayet Bize gelince der ki: Keşki benimle senin aranda Doğu ile Batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı. Sen, ne kötü arkadaş imişsin.

– İbni Kesir

وَلَن يَنفَعَكُمُ ٱلْيَوْمَ إِذ ظَّلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ٣٩

Zulmettiğiniz için, bugün pişmanlığın hiç bir faydası yoktur. Muhakkak ki azabda ortaksınız.

– İbni Kesir

أَفَأَنتَ تُسْمِعُ ٱلصُّمَّ أَوْ تَهْدِى ٱلْعُمْىَ وَمَن كَانَ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ٤٠

Sen mi duyuracaksın o sağırlara? Körleri ve apaçık sapıklıkta olanları sen mi hidayete eriştireceksin?

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu